Öyle ağır ki yükün
ne gününde ne gecesinde
ne sokağında ne yatağında
taşıyabildim senin sevgini.
Insan istediğini çabuk çabuk,
erken erken elde edince
ne yapacaınıi bilmez olurmuş.
Ben de senin o ışıyan içinden
derin sular gibi sakin hallerinden
yeşil gözlerinden, uzun saçlarından
kendimi kurtaramadım.
Ellerinde serin bir nem
dudaklarında yine kiraz tadı
omuzlarında tanıdığım o koku
uzun saçların yüzünde.
Dertli başımı davet eden
sisli bir çam ormanı bedenin.
Öyle sarılmışım ki sana
düğümü çözememiş çamaşırcı kadınlar.
Ikimizi de atmışlar birden makinaya
döne döne arınalım diye.
Ama tahmin edemediler herhalde
bizim aslında elde yıkanmamız icap eder.
Emin Sağlamer