Alnımdan aşşağı süzülen o tuzlu damlalarda,
gözüme kaçan o sokak tozunda,
içimi buran o bunaltıların
leblebi gibi kararmış taneleri var.
Eğer bir makina olsaydım
çoktan hurdaya çıkmıs olurdum.
Hani eskiciler dolu olur
kimse ne yenisini ne de eskisini ister ya,
işte ben oyum.
Sönmüş balon gibi
umutsuz bir köşeye çökmüş
boşu boşuna kendimi üzerek
zaman geçiriyorum.
Dertlerimi anlattıkça
sorunlar kıvrak bir yılan gibi
beni sarıyor.
Sonra kör düğüm düğümlenerek
beni karnımdan sonra göğsümden
en son da boğazımdan sıkıyor.
İçimde yine kor sobalar
kış vakti karartmalar
komşuda uyumsuz işler
telefonda annem
içimde mutsuzluk yüz kat bir bina.
Emin Sağlamer